Tuesday 24 April 2007

Ölerek ölümü yenmek umutların en umutsuzu...

Bu yazıyı karmaşık duygular ve daha da karmaşık düşüncelerle yazıyorum.
Hayat çok enteresan hakikaten.Hep derler ya işler bir kötü gitmeye başladımı,kötü devam eder diye,gerçekten öyle;Ama fakat aynı şekilde işler iyi gitmeye başladığında da hep iyiye gidiyor.

Kimbilir belki devamlı kötüyü gördükten sonra ufacık bir olumlu gelişme bile bizi baya umutlandırdığı içindir bu tespit.Bu hafta sonu Sailing Academy nin Şan teknesi ve Skipper ı Şef Levent'in ekibiyle birlikte 23Nisan kupasına katılma fırsatım oldu.Benim için o ekiple ve özellikle Levent ağbi gibi bir kaptanla yaptığım her yarış çok büyük bir deneyim tabi.Birde bunun üstüne başarı gelince deymeyin keyfime.En önemlisi daha kısa sayılabilecek bir zamanda bu nokta da olmam sanki bir anda sonlanacak çok güzel bir rüyadaymışım gibi hissetmeme sebep oluyor.İnsan çok enteresan bir varlık,Pozitif enerji ihtiyacını karşılamak için vicudu belki yemek bulmaktan çok çalışıyor.Beyin devamlı olumlu ne yapabilirim derdindeyken bu gibi hadiseler belkide normalden çok daha olumlu etkiliyor insanı.

Yarış hakkında bilgi vermeme gerek yok Veni,Vidi,Vici yani.Fakat en önemlisi gerçekten bir şeyleri 8 kişilik bir ekiple saniyesi saniyesine aynı anda yapmaktan alınan haz,tek bir amaç uğruna çalışmanın verdiği tatmin duygusu en önemlisi işe yaradığını bilmenin mutluluğu çok ama çok iyi bir terapi.Herkese tavsiye ederim.

Yaz mevsimi gelmesiyle yelken hadisemizde yavaş yavaş hızlandı tabiki.Yarışların yanısıra artık kendi çapımda bir yelken eğitmeniyim.Hatta kendi öğrencilerim ve sınıfım bile var.Tabiki dersliğimiz bir eğitim teknesi ve sınavımız ömür boyu sürecek deniz hayatı ama ben gerçekten bildiklerimi paylaşmaktan ve belkide insanlara denizi sevdirebilmekten çok mutluyum.

Olumlu yaşanan olayların devamında,geçen yazılarda bahsettiğim üniversite sınavlarının sonucu geldi ve inanamadığım bir şekilde hiç bir dersten kalmadığımı öğrendim.Hatta çok kötü beklediğim 1-2 dersten tavan bile yapmışım.Düşünüyorumda 2.üniversitesinde 2.kez 3. sınıfa kadar gelmiş biri olarak sanırım yanlışlıkla yapılan tercihlerin geçte olsa düzeltilmesi gerektiğinin ve bunun insanı çok daha mutlu ettiğinin en önemli örneğiyim.

Ben Bilgisayar mühendisliğinin 3. sınıfın da şu an olduğum kadar mutlu değildim.Bana göre olmadığını ve benim bu işi kıvıramayacağımı anlayabilmiştim en sonunda.Etrafımda okuldan ayrılmamam için o kadar çok baskı varken ben kendi kararımı verdim ve ayrıldım.Aslına bakarsanız bende ilk başlarda acaba pişman olurmuyum diye düşünmüyor değildim.Bende mutsuz olma korkusu ve belirsizlik şüphesi yaşıyordum.Fakat şu an görüyorum ki benim asıl yerim burasıymış ve iyikide yanlış tercihimi düzeltmek için radikalde olsa bir karar almışım!

Sizlere haddim olmadan verebileceğim en büyük tavsiye budur.Her ne olursa olsun,her ne şartla olursa olsun verdiğiniz kararın sizi mutsuz edeceğine inanıyorsanız o karardan vaz geçin! emin olun yerine atacağınız adımlar sizi daha mutlu edecektir.Halk arasında tükürdüğünü yalamamak veya yiğitliğe bok sürdürmemek şeklinde değişik ifadelerle dile getirilmiş gururunuza yedirememe problemini,bir tarafa bırakın.Mutsuz olmak yerine mutlu olmayı seçin.İnsanlar eleştirecek diye hayatınızı zora sokmayın.En önemlisi çekinmeyin,korkmayın.Hayat siz istediğiniz gibi yaşadığınızda gerçekten size ait oluyorsa,kendinize bu iyiliği yapın!!

Bu arada bugün uzakdoğulu kızımın 1000 km sini doldurmasını kutladık.Onu bu ilk 1000 km şerefine güzelce yıkadım,parlattım ve deposunu doldurdum.Es kızımla önceleri çok çekişmelerine rağmen pazar günü onların konuştuklarını gizli gizli dinleyince sonunda iyi anlaşabildiklerini gördüm.Tabi bizim uzakdoğulu ufaklık yeni nesil olmasının veriği ukalalık ve cahilliğiyle ara ara ES kızımı sinirlendiriyor.Fakat fark edemediği şey ES bir deniz yaşayanı, ve her deniz yaşayanının olduğu gibi fırtınalarla olgunlaştığı için onunla baş edemeyecek kadar toy daha bizim ufaklık!

Konuşmaları çok enteresandı aslında.

Bizim uzakdoğulu Es kızıma 'sen ufacık bir teknesin,ömür boyu görüp görebileceğin tek deniz bu gri marmara,senin geleceğin yok diyor ve dalga geçiyordu'

ES kızımsa hem yaşının hemde denizde yaşamanın verdiği olgunlukla.'Evet doğru söylüyosun,belki ben ömrüm boyunca belki başka deniz göremiycem ama şunu unutma,deniz hiçbir zaman aynı deniz değildir zaten! adı marmara'da olsa bu denizin suyu hep değişir,kimi zaman egeyegider bazen karadenizden gelir ama hiç aynı kalmaz!'diyordu.

Ufaklık bu söz üzerine daha'da kızıp ''benim gibi yeni nesil ve pırıl pırıl birinin senin gibi biriyle zaten işi olamaz,sen bu marinın kirli sularında sallanırken ben dardayla yolların tozunu attırıyor olucam diyordu''

Es kızımsa yine usta bir şekilde ''Ben 14 yıldır bu sularda özgürce gezinirke,sen daha çelik madeni bile değildin.Hem sen bakıma gitmeden 1000km bile gidemezken ben 3-4 yıl bakım görmeden dimdik ayakta durdum,ayrıca Darda nasıl benim kötü zamanımda benim yanımda oldu beni dirltti bende onun kötü zamanında yanında oldum,ona umut verdim İNSANLARIN ESAS İHTİYACI BUDUR!!!''diye cevap verdi.

Neyseki benim aralarına girmemle ortam biraz yumuşadı ve aslında 2 sininde çok sevdiğimi anlatabildim.Ama laf aramızda ES kızım benim için bambaşkadır...

O akşam ES kızımın söylediklerini düşünürken gerçekten ona hak verdim.İnsanların iyi zamanında yanında olanlar onların sadece mutlu dakikalarını paylaşıyorlar,fakat kötü an larında yanında olanlar hem onların hayatını paylaşıyor,hemde eğer başarırlarsa onlara yeni bir hayat çizmekde yardımcı oluyorlardı.Benim en büyük yardımcım hep deniz ve ES kızım oldu...

bu sayfada sizlere hiçşiir yayınlamadım ve kendi şiirlerimide yayınlamayı düşünmüyorum.Ama dedim ya yanlış verdiğiniz bir kararda ısrar etmek bazen intihar gibidir diye.Bu sözün üstüne çok sevdiğim Atilla İlhanın bir şiirini paylaşmak nerdeyse mecburi bir hal aldı..

İÇLENME

gemilerde uyandım/dışarda şafağın borazanları
dağlar patlamış sularda pelte pelte birikir kanları

bıçaklı çığlıklar gelir kumaşı yağlı gecelerden
başka bir ömürde yaşanmışlarıdır/mayası kederden

bir kubbe boşluğunda yankılanır ayak seslerim
soluksoluğakaçan benim/belki kovalayan benim

gizli bir ürpermedir solgun ağaçlarıyla eylül
dağılır rüzgarıyla içimde geliştirdiğim soğuk gül

ölüler bastırır çoğu genç/karartıp olanca sonbaharı
insan özlemle hatırlar gerçekleştiremediği intiharları

yeniden başlamak mı aynı yanılgılara düşmek için
alacakaranlığında korkunun ve çirkinliğin

bulutlar saplantıların yanlış bir ısrarla belirişidir
rüzgar yorgun balinaların mahsun göğüs geçirişidir

parça parça ölümlerdir ki akşamla çoğalırlar
yumuşak telaşlarıyla anlaşılmaz yarasalar

gözlerinde biriken pus/ağzındaki bakır çalığı
usulca haber verir kaçınılmaz olasılığı

eylemi anlamından çözer hiçe indirger tutkusunu
ölerek ölümü yenmek/umutların en umutsuzu


yukarıdaki satırları yaşamamanız için,verdiğiniz karardan dönmek gerekiyorsa lütfen DÖNÜN! boşverin herşeyi sadeceMUTLU OLMAYA BAKIN!
çünkü ÖLEREK ÖLÜMÜ YENMEK UMUTLARIN EN UMUTSUZU...

No comments: