Thursday 12 April 2007

Çaresiz kabullen(ME)mek!

Geçen yazıda bahsettiğim gibi,Kardeş gibi sevdiğim dostlarımdan 2 si(topu topu 4 tane var zaten) vatani görevlerini yapmak için asker yolunu tuttular.Hatta bu gece onların TSK lerindeki ilk geceleri olucak.Ben daha askerliğimi yapmadığım için nasıl bir yere gittiklerini,neler yaşayacaklarını veya nasıl bir psikolojide olduklarını bilemiyorum.Ancak kulaktan duyma hikayeler,yaşam öyküleri ve deneyimlerin aktarılmasıyla onların durumunu tahminetmeye çalışabiliyorum.

Ayrılık her ne nedenle olursa olsun gerçekten zormuş.Heleki gerçekten sevdiğin kişiden ayrılmak çok ama çok daha zormuş.Salı günü Emreyle askerden önceki son görüşmemizi yaptık.O ben ve tabiki Emel, bizim Es kızın yolunu tuttuğumuzda sanki hiç birşey yok gibiydi.İçicekleri alırken Alkol almamayı özellikle tercih ettim,insan alkollüyken duygularını daha net açık ediyor heleki bukadar yoğun hissleri varsa...Es kızım'ın havuzluğunda 3 ümüz oturmuş kah çayiçerken,kah müzik dinlerken yada muhabbet ederken şöyle bir düşündük.Emre benim 7 yıllık arkadaşım fakat 15 yıllıklara taş çıkartır! herneyse, o kadar enteresan duygular hissettik ki, koskoca 7 yıl o kadar çabuk geçmiş ki aslında şaşırmamak elde değil!Onca yaşanan olay,onca hayat kavgası,bir ton anı! dönüp baktığımda sanırım 2 miz içinde doğru bir dostluk olduğunu gördüm.Anlaşılan eski günler yad edilmek için yaşanılırmış! Fakat ne yazık ki biz emreyle bu kadar geriye dönmüşken Emel'in geçmişi bize yetişemediği için o genelde dinlemeyi tercih etti.Zaten şu çocukla herşeyimiz uyuşuyor ama sevgili edinme tarihlerimiz uyuşmuyor(!) ya ben boştayken o dolu oluyor,yada o boştayken ben dolu oluyorum...Gerçi tam burda muhtemel bir havadis verme eğilimim vardı fakat takdir edersiniz ki yeri değil...3 ümüz Es kızımı kendi haline bırakıp dönüş yoluna geçtiğimizde içimden'Nolur Emre,en son bir beşiktaş bahçede oturalım diye yalvarıyordum'' ki,Emreyle herzamanki gibi frekansımız birbirini buldu ve Beşiktaşta deniz kenarında çaylarımızı içerken kendime geldim.

Ayrılığa yaklaştığımız her an,ondan kaçmak için daha çok hevesli oluyoruz fakat maalesef elimizden bişey gelmiyor.Son yarım saat ömrümüzdeki en suskun yarım saatti sanırım! Hadi artık kalkalım yarın işim var derken,bir an istifa etmeyi düşünmedim değil.Ayrılık vakti tam 3 kez sarılmayla geçti... ilki kısa sonrası biraz daha uzun ve ensonunda yiğitliğe bok sürdürmekten vaz geçince baya bir uzun oldu...

Evet Emre keser artık asker.Vatanii görevini yapmaya Ankara'ya gitti! Peki ama Vatanii görev aslında gerçekten de sadece askerlik yapmak mı? Bunun cevabı ''evet'' olsaydı zaten burda sormazdım dii mi ama(?)

Emre nin askerlik için Ankaraya gitmesinden 2 gün sonra yani 14 Nisan 2007 de Başka bir vatanii dava için Vatanperver Türk insanı,Türkiye vatrandaşı ANKARA'da toplanacak! İçinde bulunduğumuz bu vahim durumun farkında olan,ülkesini,cumhuriyetini,vatan toprağını seven her Türkiyeli Ankarada ki o onurlu miting de söylenecek cümlelere gönülden katılarak başka bir vatanii görev yerine getirecek! Ulu önderin bundan 70 küsür yıl önce söylediği 'dahili ve harici beddahların olacaktır' cümlesini bugün hissederek yaşayan bizlerin, ciğeri beş para etmez bu beddah lara haddlerini bildirmek için ufacık bir adım atma şansımız olacak, 14 Nisanda! Cumhuriyeti kabul etmeyen bir şahsiyetin CUMHURBAŞKANI sıfatını taşımasının yanlış olacağının,İslamiyet sömürüsü yapan ancak bunu yapmasına karşın, müslüman kanıyla beslenen ülkelere uşaklık yapan bir düşüncenin sahibi olan kişilere karşı, yapılacak bu miting! Her karışında, bugün alt-üst kimlik olarak ayırdıkları fakat özümüzde hep bir olduğumuz şehitlerin kanını barındıran,toprağımızı parça parça satarak nemalanan.Cumhuriyet tarhimizin en rezil dönemini yaşatan bu zavallı,korkak,yalaka kişilere dur demek için 14 Nisan 2007 de Ankara meydanlarında haykırmak GERÇEKTEN YÜCE BİR VATANİİ GÖREV OLACAKTIR BENCE.

İçimizde gidemeyecekler,iş veya benzeri sebeplerle bu büyük hadiseye katılamayacaklar olabilir,Onlardan ricam hiç olmazsa evlerinin,işyerlerinin camlarına Onurlu bayrağımızı takmalarıdır.Bizler bu bayrağı taşıyarak,onun simgelediği o yüce kavramı,belki görmek istemeyenlerin gözüne gözüne sokabiliriz...

Herneyse,Diğer bir dostum Murat kardeşimlede pazar günü vedalaştık.Kısa zaman da büyük bir dostluk kurduğum ve bu dostlukdan çok ama çok gurur duyduğum Murat kardeşim le de, her ne tesadüf se bizim ES kızda ayrıldık.Çok güzel bir pazar günü saat 12 den 17.30 a kadar durmadan yelken yaparak.Kah avaz avaz şarkı söyleyip,kah kahkahalarla gülerek ve bazende duygusal anlar yaşayarak 1 günü geçirdik.Enteresan bir şekilde sanki koskoca bir hayatı kısacık bir güne sığdırarak mutlu bir veda yaşadık.

Kim ne derse desin hayat da en zor şeylerden biri çaresiz bir biçimde kaybetmek! Yapacak bir şey olmadan,sadece kabullenmek dışında hareket bile edemeden KAYBETMEK! maalesef geçici bir süre için ben dostlarımı yanımda göremeyeceğim.Belki onlar orda zor anlar yaşarken,ben yanlarında olamıycam.Fakat nasıl ki her ikisinede ayrılırken söylediğim gibi.

BEN SİZ DÖNENE KADAR BURDA OLACAĞIM,GÖZÜNÜZ ARKADA KALMASIN. VE HAKKINIZI HELAL EDİN,BENİM Kİ SİZE HELALDİR...

No comments: