Friday 12 October 2007

afromaid ve yeniden rüzgar

Deniz kenarında gecenin son durağa yaklaştığı vakitlerde,soğuktan elleri hissizleşmiş bir şekilde sigarasının dumanını içine çekiyordu çocuk.Yanlızım dedi kararmış denize bakıp.Yanlızım ve yine burda denizin karşısındayım.Kız onu terk etmişti,su ise başlamadan bitmişti.Aslında yanlız olmya alıştım diye düşündü,hatta belkide suyla işlerin yürümemesi sadece bu yanlızlık bağımlılığı yüzündendi.Enteresan olan ve daha da önemlisi cansıkıcı olan artık yanlız olamayacağınıda biliyordu.Rüzgar ve Diana herzaman onu izleyip yaptığını biliyorlardı.Rüzgar! o yüce dostla uzun zamandır konuşamadık,onu kovarak ona çok haksızlık ettim diye düşündü.Ama tamda haksız sayılmazdı,korkmuştu çünkü çocuk.Küçüklüğünden beri ona o kadar farklı şeyler öğretilmiştiki,bir anda bütün bu öğretilere,düzene aykırı şeyler yaşaması onu çok korkutmuştu.Rüzgar yada Diana kendilerine tanrı diyerek onun bütün inancını ezmişlerdi.Peki ama ya doğruysa? ya dedikleri gibi mitolojik dönemde olduğu gibi Eolos yada Diana gerçek birer tanrıysa noolucak diye düşündü çocuk!

Bir yerde duyduğu uzakdoğu atasözü aklına geldi. 'Düngece rüyamda kendimi kelebek olarak gördüm,uyandığımda düşündüm;acaba ben gerçekten rüyamda kendimi kelebek olarak mı gördüm,yoksa rüyasında kendini insan olarak gören bir kelebek miyim' Gerçeklik buysa ve ben rüzgarı rüya olarak görüyorsam bu gerçekten güzel bir rüya,ancak eğer bunun tam tersiyse ve biz gerçek değilsek bu bir kabus!

O sıcacık gülüş hala gözlerimin önünde diye düşündü.Fakat gülüşün yanında bana bu kadar acı çektirmek zorundamıydı sanki? bu kadar yoğun yaşarken birbirimizi,yanlız kalmamız şartmıydı sanki.Hala onsuzluğu üstümden atamadım fakat bu travma su'ya böyle davranmama sebep olmadı.Ben sadece korktum sanırım yada doğru insan olarak düşünmedim Su'yu diye içinden geçirdi.

Aşk çok acayip bir duygu aslında,İnsan kenini aşık oldum zannediyor ama bunun bir yanılgı,koskocaman bir yalan olduğunu çok acı farkediyor.Yada daha da acısı bunun doğru olduğunu ancak maalesef sürdürülemeyeceğini en derin yerinde hissediyor.Su birinci seçenekteki yalan aşkdı.Aslında aşk bile sayılmazdı sadece hoşlanmaydı.Üstelik kendide bunun farkındaydı.

Gecenin enteresan tarafları var aslında diye düşündü çocuk.Gündüzleyin herşey çok açık geliyor göze,sanki herşey ortada.Ancak gece çöktüğü zaman ufacık ışık kırılmaları yada yansımalar,hatta karanlığın kendisi bile sanki çok farklı şeyler gizliyor içinde.’Bu şehrin gecesi mi güzel yoksa gündüzümü?’ diye bir replik anımsıyorum bir filimden.Uzun zamandır hapisde olan ve özgürlüğüne kavuşan bir adam çıktığı gece soruyordu bu soruyu.Cevap çok açık olarak arkadaşı tarafından veriliyordu.’Valla gecesimi güzel yoksa gündüzümü bilmem ama bu şehrin en güzel yerini biliyorum.O da bizim mahalle…’

Evet insan herzaman bildiği,tanıdığı ve alışkın olduğu yeri evi olarak görür.Heleki buy ere kendini ait hissediyorsa,gerçekten orası dünyanın en güzel yeridir.Peki ben nereye aidim die sordu çocuk içinden.Biraz düşündü cevap vermek için,taaki başını biraz önüne kaldırıp,karanlıkta yatan sessiz vatanını görünceye dek.Evet ben denize aitim ve benim için en güzel yer deniz diye içinden geçirdi.Bir çok insan yerleşik düzene geçmeyi,evi arabası ve iyi bir işi olmasını ister,Yıllık iznini yazlık evinde değerlendirip akşam işten gelince güzelim salonunda akşam yemeyi yemeyi ve ayaklarını uzatıp televizyon seyretmeyi ister.Ancak ben sadece gece gündüz teknemle denizde olmayı istiyorum, tatilimde işimde deniz olsun,hiç görmediğim denizlere,yakalanmadığım fırtınalara tutulmak ve onları atlatmak istiyorum dedi çocuk.Yemeyimi denizden çıkarmak,banyomu denizde yapmak güneşi denizde doğurmak ve geceye denizde merhaba demek istiyorum diye bağırdı şuhursuzca.Sonrada birasından bir yudum aldı ve yepyeni bir sigara yakıp devam etti; babam,dedem,dedemin babası hep bu topraklarda yaşadı ve hepside ölürken pişmanlık içinde öldü.Nedense öldüklerine üzülüyorlardı.Ben şimdi anladım neden üzüldüklerini,çünkü daha yaşayamadıkları tadları farketmişlerdi.İsteklerini,arzularını,hayallerini vehatta belkide amaçlarını gerçekleştirememişlerdi.Oysa ben bunu gerçekleştirerek ölmek istiyorum.Ayağa kalkarak gecenin içine doğru tekrar haykırdı.’Kaç tane tanrı beni dinliyor bilmiyorum,Hepiniz şahidim olsun,bu denizleri arşın arşın gezicem.ve zamanı geldiğimde son nefesimi yine bu denizlerde vericem’

Geri banka oturup,sigarasını yakarken tiz bir ses duydu. Anlamadığı fakat yabancıda olmadığı bir lisandaydı bu ses.Sağına soluna bakındı ancak kimse yoktu.Yukarı baktı acaba rüzgar yada Diana ona yukardanmı sesleniyor diye,fakat oralarda da bişey belli olmuyordu.En sonunda karanlığa dönerek

-Orda birimi var? dedi
-Tanımadığı anlamadığı bir ses o yabancı dilde ona birşeyler söylüyor gibiydi.
-Sen kimsin? Dediklerini anlamıyorum dedi.
-Çok derinden gelen ses,bu lisanı bu kadar çabuk unutmuş olamazsın demişti.
-çocuk hangi lisanı? Dedi
-O yabancı bayan sesi biraz daha belirgin bir şekilde derinlik lisanı nı dedi.
-Ne derinliği,Sen kimsin,nerdesin demiştiki,

Suda bir dalgalanma oldu ve o güne kadar gördüğü en güzel yaratığın denizde olduğunu fark etti çocuk.Fakat bu,bu bir deniz kızıydı.Kızıl ve koyu yeşil saçlarıyla yemyeşil gözleriyle ona bakıyordu.

-Çocuk korkuyla sıçradı ve olamaz,deniz kızı gerçekmiymiş diye hayretle sordu.

Deniz kızı çocuğa bakarak

-Hemde tamamen gerçek canım,üstelik bizim gerçek olduğumuz ve dilimiz bile sen annenin karnındayken sana öğetilmişti fakat sen çok çabuk unutmuşsun dedi.

-Fakat benim annemi siz nerden biliyorsunuz.Sizin gerçek olduğunuzu kimse bilmezken zavallı annem nerden bilsin diye sordu çocuk.

-Annen sana hamileyken,babanla beraber bir gemi gezisine çıkmışlardı ve gördükleri en güzel gemide mutlu bir 2.balayı planlamışlardı.

Çocuk araya girerek evet o balayında seyehat ettikleri gemi kaza yapmış.Ve kurtulan 2 elin parmakları kadar olan kaza zede den 2 si babam ve annem miş dedi.

-Evet aşkım,işte o kazada anneni yaşatan,denizkızlarıydı ve send aha annenin karnındayken bizlerin var olduğunu ve lisanımızı sana öğretmişlerdi.Mesela şu an bizim dilimizde konuşuyorsun…

Çocuk dikkat ettiğinde hakikaten kendininde tiz çığlıklar atarak ve tıslayarak bişeyler söylediğini fark etti.

Tanrım sen yardım et bana.Önce uzaklardan gelen tanrılar şimdi de deniz kızı.Ya ben gerçekten sapıtıyorum yada hayatım ender görülecek bir şekilde extreme uçlara gidiyor.

-Tanrılardan bahsetmişken,rüzgara yaptıkların beni gerçekten çok üzdü.Aslında onuda üzmüş ki dünyanın 4 bir tarafına üzüntüsünü kustu.

-Nasıl yani?

-Allahım siz nasıl denizcisiniz? Farkında değilmisin batıda 7-8 bofor hava olurken doğuda yaprak kıpırdamıyor.Güneyde tayfun kıyamet kopuyorken ,siz burda uçurtma uçuramıyorsunuz.Bu hep rüzgarın öfkesinden,hüznünden oluyor.

-Aman allahım.Bütün bunların suçlusu ben miyim yani?

-Maalesef senin yaptığından dolayı bu tepkiyi veriyor rüzgar.

-İyi ama sen rüzgarı nerden tanıyorsun?

-Rüzgar benim en sevdiğim tanrılarımdan dır.Poseidon ve annemle beraber yani.

-Ne yani senin annen de mi tanrı?

-Tabiki tanrı.Deniz kızları tanrının çocuklarıdır.Üstelik övünmek gibi olması ama ben en genç ve en güzel deniz kızıyım aşkım.

-Bana neden aşkım diyorsun sen?

-Hayatım sen herşeyi unutmuşsun! Deniz kızları anneni kurtardığında ben de annemin karnındaydım.Senle uzun uzun konuşmuştuk.Hatta daha doğmadan aşık olmuştuk birbirimize. Fakat ben deniz kızı kanunları gereği 21 ime basmadan ademoğullarına görünemediğim için ancak şimdi karşına çıkabiliyorum.

-İyide ben 24 yaşındayım,sen le aynı zaman da annelerimizin karnındaysak sen nasıl 21 ine yeni basmış oluyorsun diye sordu çocuk.

-Çok basit aşkım,biz deniz kızları 3 yıl da doğarız.Sen dünyaya geldikte 2 buçuk yıla yakın zamandan sonar ben doğdum.O yüzden ben 21 yaşımdayım.

-Bu arada sana daha adımı bile söylemedim benim adım afromaid.Afrodit kadar güzel bir deniz kızı olduğum için annem bu adı vermiş.Ama afrodit bu isimden biraz şikayetçi.Aslında güzelliğimi de biraz kıskandığı söylenir.

-Çocuk,afromaid e dönerek gerçektende çok güzelsin.Ama lütfen bana aşkım deme.Ben kimseyi sevmiyorum çünki dedi.

-Afromaid çocuğa hüzünlü bir şekilde bakarak.21 yıldır sırf senin için kalbim atıyor bitanem.Sırf senin için bu lanet denizden okyanısa göçmedim.Lütfen bana bir şans ver.En azından beraber zaman geçirelim dedi.

-Çocuk,afromaid e eğilerek.sen gerçekten çok ama çok güzel bir kızsın ve seninle zaman geçirmek herzaman mutlu eder beni.Ancak lütfen başka bir ilişki aklına gelmesin.Şu an kimseyi hayatımda istemiyorum.dedi.

-Afromaid eğilmiş olan çocuğa doğru sıçrayarak dudaklarına ufak bir öpücük kondurdu ve.Gündüz olmak üzere hayatım ve benim çoktan dönme vaktim geldi.Lütfen rüzgarla tekrar konuş ve onu sakinleşmesi için ikna et.O senden hep dostum olarak bahsediyor.en azından bunun yanlış olmadığını ona anlat dedi.ve denizen derinliklerine dalıp hızla uzaklaştı.

Çocuk şaşkın bir şelilde bir sigara daha yaktı ve yaşadıklarının bir hayal olduğunu düşündü.Evet çok alkol ve sigara bana bunları yaşattı ancak nasıl olduda bu kadar gerçekçiydi bu rüya diye düşündü.Denize doğru derin derin düşünürken dudaklarından
‘rüzgar’ kelimesi döküldü.Ve hiç düşünmeden o koskoca ksavetli şehire doğru ‘RÜZGAR’ diye seslendi.Cevap gelmeyince tekrar etti ‘RÜZGAAARRRR,LÜTFEN GEL SENİ KIRDIĞIM İÇİN ÖZÜR DİLERİM’ arkada 1-2 tane it havlıyordu fakat başka bir kıpırdanma olmadı.Tam karamsarlığa düşmüştü ki ensesinde hafif bir meltem belirdi.
Daha sonar bu meltem,yere düşen yaprakları anaforuyla kaldırdı ve bir erkek süliyeti oldu.

-Geldim küçük dostum.Ne oldu artık benle konuşmak istiyormusun?

-Rüzgar lütfen affet beni,o kşam çok korkmuştum ve sağlıklı düşünemeyecek durumdaydım.Oyüzden istemediğim kelimeler söyledim sana.Yoksa senden ayrılmak benim en son isteyeceğim bir şey.

-Üzülme küçük dostum.Önemli değil.Ben yıllardır alıştım ademoğullarının bana böyle davranmasına.Sen farklısın gibi gelmiştin sadece.

-Lütfen böyle konuşma rüzgar.İnan bana senden başka derlerimi analatabileceğim kimse yok.Lütfen dostluğumuzu bitirme rüzgar.yalvarırım bunu bana yapma.

-DOSTLUĞUMUZ MU? Sen benle dostmusun ki? Diye sordu rüzgar

Çocuk,

-Evet yüve dostum,tüm kalbimle senin dostunum.ve bütün benliğimle bana ihtiyacın olan herzaman yanında olacağım.

-Sağol küçük dostum.Beni gerçekten mutlu kıldın.EE napıyorsun bakalım görüşmeyeli? Ne işin var bu saatte buralarda?

-Canım çok sıkkın rüzgar.Bütün yaşadıklarımın yanında,şimdide şu afromaid çıktı karşıma?

Rüzgar alaycı bir dille?

-Bak sen,o ufak kız 21 yaşına gelmiş mi ki diye sordu.

Çocuk,ne yani sen o kızı tanıyordun ve olacakları biliyordun ama bana hiç bahsetmedinmi diye sordu biraz kızgın bir dille.

-Küçük dostum,bütün bunları söylesem bana inanırmıydın ki? Hem ben o küçük kıza söz vermiştim sana,ondan bahsetmeyeceğime dair.ee nasıl buldun bakalım bizim güzel afromaid imizi?

-Çok güzel bir kız,fakat ben şu an kimseyi istemiyorum hayatımda,hem üstelik o bir deniz kızı.nasıl olurda onla bir ilişki yaşarım.

-Küçük dostum.Bu büyük bir karar.Çünkü denizkızlarına aşık olan adem oğulları genelde,akıllarını yitirirler.Devamlı onlarla beraber olmak için denizlerde kaybolur ve en sonunda ya susuzluktun yada denizen gazabından ölüp giderler.Aman sen dikkat et kendine.

Çocuk rüzgara,

-İyide,ben zaten kimseyi istemiyorum ki.Hem başkalarıda mı deniz kızlarıyla beraber oldu?

-Bilmediğin çok şey var dostum,ama öğreniceksin hemde çok yakında öğreneceksin.Fakat şimdilik sadece kendi hayatını düşün.Unutma sen herşeyden once geliyorsun ve denize bağırarak verdiğin sözleri unutma.

Çocuk kızgın bir dille,

-SEN BENİ Mİ DİNLİYORDUN?

-Aslında dinlemiyordum fakat o kadar içten bağırdın ve bizim adımızı kullanarak o kadar derin bir söz verdin ki duymadan edemedim.

Çocuk kararlı bir tonla,

-Evet rüzgar,Ben denizde yaşayacam,denizde sevinip denizde üzülecem.Dünyanın bütün denizlerini görücem.Ve en sonunda denizde ölücem dedi.

Rüzgar,Tamam küçük dostum.Fakat şimdi lütfen eve gidelim ve sen yatıp uyu biraz dedi.

Çocuk ve rüzgar sabahın ilk ışıklarında çocuğun evinin yolunu tutarken.Dünyadaki rüzgara bağlı bütün afetler sona ermişdi….

No comments: