Saturday 18 August 2007

Rüzgar ve beklenmeyen misafir


Biranda yatağından fırladığında saat çoktan gece yarısını geçmişti.Kendine gelmeye çalışırken vicudunun her yerinin terden sırlsıklam olduğunu fark etmesi uzun sürmedi.Ne fena bir kabus du diye geçirdi içinden.Aslında çok uzun zamandır bu ve buna benzer kabusları görüyordu.Hergece yatağından sıçrayarak uyanmak ve en kötüsü uyumak üzereyken ya yine kabus görürsem diye düşünmek canına tak etmişti artık.Bir bardak su içmeye mutfağa gittiğinde çoktan sigarasını da yakmıştı.Geri geldiğinde penceresini açıp dışarıyı seyretmeye başladı.Aslında seyredecek fazla bişi yoktu.Daha çok gecenin sessizliğini dinliyordu.Gecenin sessizliği! Yaşadığı koskoca şehrin pislik yuvası sokaklarının,keşkemeş içindeki semtlerinin, yoksulluk,hayalkırıklığı,telaş,üzüntü ve öfke içindeki insanlarının seslerini duymadıkça,kornaların haykırışlarını işitmedikçe huzur buluyordu.Enteresan bir şekilde saka olduğunu düşündüğü bir kuşun sevdiği şarkıyı anımsatan ötüşü dikkatini çekti.Alla allah dedi içinden,buralarda kuş ötermiydi hiç(!)Aslında yaşadığı kent e aşıkdı fakat neyazıkki gün içinde onun hep kötü yanları öne çıkıyordu.Oysa gece öylemiydi? geceleyin o nalet kent gidiyor yerine dünyanın en güzel,en masum ve en saf kent i geliyordu sanki.Zaten aradığı herşey onda mevcuttu.Deniz'ine doyamıyor,ormanından kopamıyordu.Sonra birden aklına rüzgar geldi.Baya zaman olmuştu O kudretli dostuyla konuşmayalı.Gelicem merak etme demişti ama heralde baya işi vardı ki bayadır uğrayamıyordu.Bir an içinden acaba çağırsam gelirmi diye düşündü ve denemeye karar verdi.Hem sanki denemek ten ne çıkardı ki?Rüzgar! diye bağırdı pencereden.Ses çıkmayınca bu defa daha yüksek bir sesle RÜZGAR diye bağırdı.Fakat yine ses gelmeyince bu sefer uzatarak ve yüksek sesli olarak RÜÜZZGAARRRRR diye seslendi.

Aradan çok kısa bir zaman geçmiştiki.-Efendim küçük dostum diye bir karşılık aldı sesine.

-En sonunda gelebildin.Ne zamandır seni bekliyordum.Tamam eminim çok işin vardı ama keşke bir haber verseydin dedi çocuk.

-Mesaj yazmak istedim ama kontürüm yoktu diye cevap verdi rüzgar alaycı bir dille.ve devam etti.-Buyur genç dostum canını sıkan birşey mi oldu yada bir problemin mi var?

-Çocuk,kısık bir sesle evet var aslında,hergece benzer kabuslar görüyorum devamlı,üstelik bunlar giderek artıyor.Hatta bazen 1 gecede 2-3 kabus gördüğüm bile oluyor.Artık içimden uyumak gelmiyor diye cevap verdi.

-Rüzgar gülerek, kabus siz insanların çok değerli bir yeteneği alında dedi.-Yetenek mi(?) dedi çocuk şaşırarak.Nasıl bir yetenek insanı bu kadar huzursuz edebilirki!

-Bak çocuk,siz insanlar yüce yaratanın verdiği kudretle yatarken bile,tehlikelere karşı önlem alıyorsunuz beyninizle.Aslında her kabus birer antreman.Başınıza gelebilecek olayları önceden yaşayarak önlem alıyor,hazırlıklı oluyorsunuz.Buda sizi herzaman güçlü kılar.Mesela sen denizcisin.Boğulmak,fırtınada çaresiz kalmak senin en büyük kabusundur heralde.Dedi rüzgar.Çocuk ağzında kelimeleri yuvarlayarak,öyle fakat bu kabus olayı çok tatsız.Hem ayrıca söylemeye utanıyorum ama ben artık kabus görmekten korkuyorum dedi.

-Rüzgar yumuşak bir dille.Filozofun dediği gibi hayatta en cesur kişi,korkusunu en az belli eden kişidir dedi.Bak doztum herkes korkar,hatta en cesur sanılan herkül bile korkuyordu.Üstelik babası zeus dan korkuyordu.Fakat o kadar cesur du ki bu korkusunu babası dahil kimseye hissettirmez di.Bir tek benle konuşurken itiraf ederdi korktuğunu.

-Ne yani sen herkülle muhabbet mi ediyordun diye sordu çocuk.

-Elbette konuşuyordum.Posedion ve Zeusdan çok şikayetçiydi herkül onların insanlara gereksiz zulümler vermesine ve kendi egoları için kurban beklemelerinden nefret ediyordu.Fakat aynı zamanda isteseler kendini un ufak edebileceklerini de biliyordu.O yüzden çok korkar ama korkusunu belli etmezdi.

-O zamanlarda gerçekten o kadar çok tanrı varmıydı rüzgar? diye sordu çocuk

-Bak dostum,insan neye inanırsa o vardır.Sizin beyin gücünüz o kadar kuvvetli ki vicudunuza hükmederek kendinizi iyileştirebiliyorsunuz yada bir kısmınız sadece beyin gücüyle eşyalara hükmediyor.Kendini asla küçük görme bu konuda.O yüzden o dönemde insanlar bir sürü tanrı yarattılar ve daha sonra bu tanrılar gerçek oldu.

-Çocuk;aslında rüyalarımda hep benim yüzümden başkaları zarar görüyor ve ben sonu gelmeyen bir kuyuya düşmeye başlıyorum.Yoksa sence bu kabusda mı gerçek olur?

Rüzgar once biraz sessiz kaldıktan sonar cevap Verdi.

-Bence siz insanların yapması gereken sadece pozitif düşünmektir.Tamam sakın polyanacılık oynamayın,ama gelecekteki olaylara karşı haddinden fazla çelişkili ve olumsuz düşünürseniz emin ol gerçekten kötü birşeyler olur.Sana gelince sen akıllı birisin,bu rüyaları aslında senin bilinç altından dolayı gördüğünü idrak etmelisin.Sakın haa rüyaların çıkacak diye düşünme fakat benim için önemli olan kimin senin yüzünden zarar gördüğüdür?

-Aslında değişik değişik kişilere zarar verdiğimi görüyorum rüyalarımda.Kimi zaman ailemden birileri,kimi zaman arkadaşlarım.Bazen eskilerden çok önemli olan biri bazen se SU.

Rüzgar

-Hımm bu eskilerden olan kişiyi tahmin edebiliyorum.Fakat unutma O asıl kendi kendine zarar Verdi.Senin ona sunduğun sevgiyi,içtenliği elinin tersiyle iterek aslında buna değmeyeceğinide gösterdi!Bu saatten sonar senin one pek bir zararın olmaz.Zaten bildiğim kadarıyla bugüne kadarda pek bir zarar vermedin ona.Aslına bakarsan siz insanların bir diğer mecburiyetide yanlız yaşayamıyor olmanız.Bu kimi zaman çok iyi birşey ama O eskilerden dediğin kişinin yaşadığı gibi durumlarda çok ama çok zor birşey.Düşünsene sadece beraber yaşamak zorunda olduğu insanlar yüzünden hayatını değiştirdi.Ve en önemlisi bunu yaparken seninde hayatını değiştirdi.

-Doğru söylüyorsun ama yinede çekiniyorum.Tamam belki o kız’a zararım olmaz zaten dediğin gibi onun bana büyük zararları oldu,fakat ya SU?!

-Bak çocuk,SU gördüğüm kadarıyla gayet akıllı bir kız.Fakat çok zorluklar çekmiş bugüne kadar.Ancak son 2 haftadır gözlemlediğim kadarıyla baya bir düzeltmeye başladı hayatını.En önemlisi senin desteğinle yeniden şekillendirmeye çalışıyor yaşamını.Yeni bir iş bulması,okumaya karar vermesi,yabancı dil öğrenmeyi istemesi.Bunların hepsi senin desteğinle onun verdiği kararlar.Sen şu ana kadar ona o kadar çok yardımcı oldun ki.Kendini ona zarar verecekmiş gibi hissetmen çok saçma.

Çocuk rüzgara döner ve ürkek bir ses tonuyla

-Rüzgar,ben gerçekten aşık değilim Su’ya fakat onu çok seviyorum.Su benim için değerli bir arkadaş fakat bunu ona söylemektende çekiniyorum.Çünkü sanırım bana farklı şeyler hissediyor.

-Ahh siz insanlar,sizzler neden ya aşık yada arkadaş olduğunuzu varsayarsınız ki?
Bence sen bu Su’yla arkadaş olduğun için mutlu olmalısın ve onun seni sevgili gibi görmesinden dahada mutlu olmalısın.Aşk çok zor anlaşılır dostum ve ben aşık değilim demeden once iyi düşünmelisin.Arkadaşım diyorsun ama zaten arkadaş olmadan nasıl aşık olabilirsin ki?

Konuşma uzayıp giderken değişik bir his kaplamıştı çocuğun içini.Rüzgara dönerek.

-Farkındamısın sanki biri bizi dinliyor yada gizlice izliyor dedi.

-Rüzgar sessiz ol,şimdi anlarız dedi ve

Bira anda çok kuvvetli bir fırtına koptu.O kadar kuvvetliydiki odanın içi dışardan gelen ağaç yapraklarıyla dolmuştu ve o anda yaprakların kapladığı bir bayan vicudu ortaya çıktı.

-sen kimsin çabuk söyle.Dedi çocuk.

Rüzgar çocuğa dönerek.

-Evet cesur dostum Diana’ala tanış.Doğa verim ve ay tanrıçası Diana! Diye kükredi.

-Çocuk şaşkın bir şekilde.Nasıl yani hani biz insanlar inanmadıkları şeyler gerçek olmuyordu.Ben tek bir tanrıya inanırım ve buda Diana değil dedi.

O zamana kadar konuşmayan Diana,Tek bir tanrıya inanıyorsun.Peki ama BU TANRININ KİM OLDUĞUNU BİLİYORMUSUN? YADA BEN OLMADIĞIMI NERDEN BİLİYORSUN.Diye sordu tiz bir çığlıkla

Rüzgar
-Diana sen,yıllardır tanrıça değilsin.İnsanların seni tanıdığı yıllar çok geride kaldı.Sen sadece yüce yaratanın parçalarından birisin.Neden bunu Kabul etmiyorsun dedi.

Diana rüzgara dönerek

-Şuna bak,insanların göremediği bir esinti bana cevap veriyor.Ben doğa tanrıçasıyım.Ben verim tanrıçasıyım.Ben olmasam insanlar,hayvanlar yada RÜZGAR siz hiçbirşeysiniz diye cevap verdi.

Rüzgar

-Şimdi görürsün diyerek.O deminden beri sürdürdüğü esintiye son Verdi.Yapraklar dökülürken Diana artık görünmüyordu.

ve

-Hadi bakalım şimdi görün insanlara dedi.Kızgın bir tavırla

Dianadan geldiği anlaşılan ses şöyle diyordu.
-Beni görmesine gerek yok bu çocuğun.O beni hissedebiliyor.

Çocuk bağırarak

-yeter artık dedi.Kavga etmeyi kesin.Rüzgar benim dostum onunla böyle konuşma.Deminden beri bizi neden gizlice izledin ve neden buradasın?Diye sordu.

Diana

-Uzun zamandır bir tanrıyla konuşabilen bir insan görmemiştim.Zaten siz insanlar sadece yalvarmak için yaratana sığınıyorsunuz.Oysa senin bir tanrıyla konuştuğunu,dertleştiğini duyunca doğru mu diye merak ettim ve buraya geldim.Bak çocuk ben iyi bir tanrıçayım ve inan bana bu yaşlı tanrı kadar sana yardım edebilirim dedi.

-Ne tanrısı,ben tanrıyla falan konuşmadım ben sadece rüzgarla konuştum dedi çocuk.Ve rüzgara dönerek ona tanrı olmadığını söyle diye bağırdı.

Rüzgar sessiz bir şekilde

-Aslında ben tanrıydım fakat sizlerin bize inancı bitince bizlerin tanrılığı da bitti dedi.

Evet Eolos sonunda itiraf edebildin dedi Diana.

-Çocuk, eolos mu senin gerçek adın eolos mu diye sordu?

Rüzgar çocuğa dönerek.

-Bak küçük dostum.Siz insanlar bizlere birçok isim taktınız.Kiminiz rüzgar dedi,kiminiz eolos ama önemli olan benim kim olarak hissettiğim.Ben artık tanrı gibi hissetmiyorum kendimi çünkü sizler benden çok daha yüce bir yaratan a inanıyorsunuz onun yanında zeus bile çok güçsüzken ben sadece rüzgar olabilirim.Diana da sadece doğa olabilir dedi.

Diana araya girerek.

-Aslında Eolos haklı,sizler bizi var ederken bizlere çok büyük güçler verdiniz.Ama yok ederkende hepimize verdiğiniz güçleri tanımadığınız tek bir tanrıya verdiniz.Bukadar güce sahip bir tanrıyla bizler başa çıkamayız.O yüzden belki benimde kabullenmem gerek ki bizler daha fazla tanrı değiliz dedi.

Çocuk kızgın bir şekilde.

-Lütfen gidin artık.Kafam allak bullak oldu.Sizlerin söyledikleri yüzünden ne düşüneceğimi bilmiyorum.Artık yalnız kalamaya ihtiyacım var dedi ve kendisine baktığını hissettiği rüzgara.Lütfen sen de git rüzgar,yada eolos.Keşke her şeyi baştan anlatsaydın.Bu kadar çok sırrı olan bir dost olmayı nasıl başardın! Lüten git dedi.

Odadan önce Diana çıktı ve hükmettiği ay birden hiç olmadığı kadar parlak yaptı odayı. Daha sonraysa tatlı bir meltemle rüzgar terk etti.

Çocuk tek başına kaldığına emin olunca,yukarı baktı ve sanırım iyice deliriyorum.Önce rüzgar şimdiyse Diana.Benim acilen bir psikologa gitmem lazım diye düşündü.Aslında söyledikleri saçma değil fakat madem biz insanlar onlara inanmayı bırakınca tanrısal güçlerini kaybettiler.Şimdi nasıl var olabiliyorlar diye de düşünmeden edemedi.Yatağına yattığında kafasında binbir türlü soru vardı.Rüzgar gerçekten dostmuydu? Diana da nerden çıkmıştı böyle? Bundan sonra neler olacaktı ve en önemlisi bu yaşadıkları sadece aklının ona oynadığı kötü bir oyun muydu?

No comments: