Tuesday 13 March 2007

ZAMAN

Nekadar çok zaman olmuş yazmayalı
Tam onüç gün olmuş ve ben bunu hiç fark edemedim.Aslında nedense zaman çok çabuk açıp geçiyor.Bu yazı hadisesinde olduğu gibi hayatımız nedense ertelemekle geçip gidiyor?(!) Ha bugün ha yarın derken,bir de bakmışınız bugünler çook eskilerde kalmış.

Mesela birinden hoşlanıyorsun ve biliyorsun ki o da sana karşı boş değil ama ona durumu anlatamıyorsun.Konuşamıyorsun,onun için hayal kuruyorsun sonra açılmayı düşünüyorsun fakat ''doğru zaman gelince söylerim'' diyorsunuz,bu zaman geçiyor akıp gidiyor ve birde bakmışsın ki artık ''söylemek için çok geç!''..

Bu zaman olayına fena taktım ben bu aralar,çünkü hangi olayı düşünsem ''ne kadar çok zaman olmuş''diyorum, hesapsızca.Zaman bizle çok kötü bir oyun oynuyor çünkü..

Hayatımız planlarla,kurgularla,amaçlar için çabalamakla geçerken zaman sinsi sinsi bizi tüketiyor aslında.Yada belki biz zamanı tüketiyoruz bol keseden.Her geçen gün farklı gayeler için nefesimizi harcarken farkında değiliz neyazık ki geçmişte yaşadığımız kıymetlerin.Tamam kimseye geçmişte yaşayın demiyorum çünkü gerçekten bir insanın yapacağı en büyük hatalardandır geçmiş'e takılı kalmak.Ama demek istediğim geleceği düşünmekten, yaşadığımız anın tadını alamıyoruz!! ve hep ileriye dönük davranmaktan hayattan keyif alamıyoruz.Programlar,Haftalık route lar,Hedefler,Kısa vadeli politikalar,Uzun vadeli politikalar,MEZAR VADELİ POLİTİKALAR,yatırımlar bir ton safsatayı sadece ileride bu safsatalara devam etmek için düşüncemize sokuyoruz.

Düşüncelerin insanı nerde bulacağı belli olmuyor gerçekten.Bu hafta tam bir müşteri görüşmesinden sonra,şöyle boş kalmış sigara tellendirirken nerden çıktıysa 'ben napıyorum diye?' bir soru sordum kendime!!

Gerçekten Napıyorum ben?

Onca workshoplar,Toplantılar,Seminerler,Case study ler,Sunumlar,Stress dolu saatler,Tanıtım toplantıları vs vs iyi güzel hepsi hoşta hayata bir bakıyorsun kendi kendine seni istediği yere sürüklüyor.Aslında bu kadar yoğunluğu seviyorum ve bağımlılık yaptı galiba ama Bütün bunlar'a katlanmak için attığım ilk adımın sebebini unutmak üzereydim nerdeyse! Hayat akıp giderken durağanlığın kıyısından bile geçmezken ve yarın ın planı çoktan belliyken! şunu fark ettim ki benim esas planım ASIL YOLA ÇIKIŞ AMACIM!!!

Bazen Hayatı bir film gibi seyrettiğimi hissediyorum.Aslında çok ama çoook enteresan bir senaryo yapısı var hem doğaçlama hemde arkadan sufle verenler var hayatta.Doğaçlama kısımlarına bayılıyorum.Fakat şu sufle verenler çok oluyor gerçekten.Napıcağımı söylemeyin kardeşim bana! ''ben hayatım boyunca bana yapacaklarımı söyleyenlere karşı gelmişim bide bu saatten sonra sizleri takıcağımı düşünüyorsanız zavallısınız!!''

Dedim ya hayat sanki bir film diye.Ben gerçekten bu filmin sonunu çok merak ediyorum,aslında sonunu değilse bile ilerleyen sahneleri gerçekten çok meraklandırıyor beni.Bundan belki 10 belkide 20 sene sonra ben neolucam? nerde olucam? kimle olucam? nasıl olucam? yani ileride ki 5N1K ne??

Bazen görürsünüz ''since 1947'' yada ''50 yıllık değişmeyen tat'' gibi yıllardır aynı iş üzerinde yoğunlaştığını iddia eden tabelaları.Ben mesela nefret ederdim böyle bir özelliğim olsa! düşünsenize yıllardır aynı şeyi yapıyorsunuz, ne bir gelişme var,ne bir değişme var, ne çeşitlilik var hep aynı heeppp

--Abi ''kırkyıllık köfteciyim''
--yapma yaa ne kadar güzel,ee senin köfteler uzaya çıkmıştır artık...

Kırk yıl köfte yapmaya uğraşıcağıma,restoran zinciri kurmak daha mantıklı geliyor bana.
Yerinde durmak bir insanın kendi kendine yapabileceği diğer bir kötülüktür (ki yukarıda ilk kötülüğü yazmıştım.)

Şimdi diyeceksinizki hem yerinde sayma diyorsun hemde geleceği düşünme bu iş nasıl olacak.
İyi de geleceği düşünmeden sadece evrimi yönlendirerek tatmin olamıyormusunz yani? işin nereye gideceğini düşünmektense o işin oralara kadar gitme aşamasına değer versek,hayat o kadar anlamlı gelir ki bizlere, yemede yanında yat.(yeme tabi, kırkyıldır aynı köfte yenir mi (?))

Hayat koskoca bir okyanus ve bizi rota mızı nasıl çizersek çizelim akıntı hep bir tarafa çekiyor maalsef.Herşey tamam,herşey yolunda derken o kadar kötü bir vurgun yiyorsunuz ki sudan çıkmış balığa dönüyorsunuz.Kural 3 nasıl ki geçmişle yaşamamalıysak gelecekle de yaşamamaılıyız.Gelen her ne olursa olsun atlatılır.ATLATILMAZSA UNUTULUR!!!
o yüzden o kadar kafaya takmaya değmez.Değiştir rotayı ama hedeften şaşma...

Gerçi zaman zaman da sormuyor değilim hani,EYY POSEDİON KUTUP YILDIZI GÖRÜNMÜYOR,PUSULA ŞAŞKIN ŞAŞKIN DÖNÜYOR,KOSKOCA OKYANUSDA AĞAÇ NE GEZERKİ YOSUNLU TARAFINA BAKİİM.NASIL BULUCAM BEN ROTAMI???

o zaman sanki cevap geliyor ''MERAK ETME SEN KAPTAN,BEN RÜZGARI HEP KOLAYINA VERİYORUM,KORKMA HALA DOĞRU YOLDASIN...''


Önemli bir not:Bu aralar fazla yazamamam dan dolayı bende çok mutsuzum ama napalım ya iş-güçten vakit bulamıyorum yada yazmak gelmiyor içimden.

No comments: